APEC RED :
Yer: Uskumruköy/İSTANBUL
Yatırımcı / İşveren: Apec Red
Proje Tipi : Konut
Tasarım Ekibi : Abdurrahman Çekim, Sevilay Uğur Çekim, Çağla Makara, İrem Cihanoğlu, Melis Uludağ, Behlül Kıryolcu
Proje Yılı: 2016-2018
Arsa Alanı: 45768 m²
Proje Alanı: 34.049 m²
RAPOR
Kentleşme , hız , dijital ve ağ toplumuna evrilme durumlarının neyi perdelediği, ne imkanlar sağladığını söylemek için henüz erken gibi. Ancak insan-doğa ilişkisinden derin bir kopuş yarattığı yadsınamaz bir gerçek…
Baş döndürücü bir hızla doğadan kopan insan sahip olduğu duyusal özelliklerini , doğaya dair temel bilgilerini dahi unutur hale geldi. Gövde ile duyumsanan yaşam yerini zihinsel , zahiri kurgulanan bir hayata bıraktı. Oysa insan gövde ile duyumsayan- dokunan, tadan, duyan, gören , koklayan – bedensel meziyetleri olan, doğa ile ilişki, bağ kuran bir varlık…
Topraktan ve doğal hayattan uzak bir biçimde yaşayan kentli , zihne hapsolmuşluğunun yarattığı derin problemleri kente yakın doğayla bütünleşik yeni alanlara yönelerek aşma niyetinde gibi gözüküyor.
Proje alanı da tam olarak yukarıda tariflenen problemleri bertaraf edecek nitelikte. Şehrin bitip, seyrek yapılaşmanın olduğu neredeyse şehrin çözülüp kasaba ölçeğine indiği bir lokasyonda. Doğu-batı ekseni boyunca uzanan alanın uzun alt kenarı, derenin etrafındaki yoğun bitki örtüsü ile , uzun üst kottaki kenarı da dereden başlayarak yükselen yamaçlarca tariflenir . Böylelikle alt kotta vadi ile üst kotta geniş bir ufuk ve orman manzarası doğa ile kullanıcıyı buluşturur.
Alanın bakir ve kendiliğinden olma gibi bir hava taşıması , doğallığı bozulmamış sakin ve nezih bir hava yaratmakta.
İnsanın gövde ile duyumsayan- dokunan, tadan, duyan, gören , koklayan – bedensel meziyetleri olan doğa ile ilişki kuran özelliği baz alınarak mimari kriterler belirlendi. Şöyleki : kullanıcının topraktan kopmaması için , her bir evin maksimum bahçe , teras kullanımına uygun yerleşim yapılırken , duyulara hitap etmek üzere yapının peyzaj ile temas kuran kısımları doğal taş , üst kısımları ahşap kaplama olarak düşünüldü. Birbirinden önemli oranda kaydırılan yapılar kullanıcıların kendi hayat kurgularını oluşturarak kullanıcı mahremiyetine olanak sağladı. Böylelikle her bahçe kullanıcıya özel yaşam ‘niş’ leri olarak ortaya çıktı.
Spekteküler bir dil yerine, bütüncül , ucuz taklitlere, sahte tarihsel referanslara ihtiyaç duymayan , her tür öykünmeden uzak ‘sakin’ genel ‘hane’ kavramını zihinlerde çağrışımlarını ortaya çıkaran bir çizgi benimsendi.